GİF olarak, İnternet Sitesi’nin sağlanması ve bilgi toplumu hizmetlerinin sunulması için zorunlu çerezler kullanmaktayız. GİF tarafından kullanılan çerezlerin türü ve kullanım amaçlarına ilişkin detaylı bilgiler için Çerez Aydınlatma Metni’ni inceleyebilirsiniz.
X

Düşündürenler

 

İranʼın Balistik Füze Programı - Greg Bruno

Amerikan Başkanı Barack Obama, Bush yönetiminden miras kalan füze kalkanı projesinden vazgeçmesine neden olarak İranʼın gün geçtikçe tehdit oluşturan balistik füze programını gösterdi. Amerikan Başkanı, Aralık 2009ʼda da Tahranʼın füzelerinin şu an Avrupaʼya ulaşabilecek kabiliyete sahip olduğunu kaydetmişti. İran Devrim Muhafızları, bu açıklamadan en fazla iki hafta sonra ve Kum kenti yakınlarındaki gizli Uranyum Zenginleştirme Tesisiʼnin dünya güçleri tarafından doğrulanmasının hemen akabininde, bir hafta sonu boyunca, orta ve kısa menzilli füzelerini test ederek gövde gösterisi yaptılar. Batılı savunma uzmanları, test edilen füzelerin İsrail ve Basra Körfeziʼndeki Amerikan üslerini menzile alabilecek yeterlilikte olduğunu söylerken, İran Komutanı Abdullah Araqi herhangi bir tehlike karşısında İranʼın füzelerinin tehlikenin doğduğu yer farketmeksizin o bölgeyi vurabileceğini iddia etti. Ancak, İranʼın balistik füze programına dair birçok soru işareti bulunuyor. Batılı analistler İranʼın füze teknolojisinin ne kadar gelişmiş olduğundan emin değiller ve uzmanlar sık sık Tahranʼın menzil ve yük taşıma kapasitesi konularındaki iddialarını sorguluyorlar. İranʼın nükleer programında olduğu gibi, birçok yabancı gözlemci İranʼın asıl niyetini anlamakta güçlük çekiyor.

İran Füze Cephanesinin Yükselişi

Alt yörüngesel uçuşla binlerce mil uzaktaki hedeflerini vurabilecek güce sahip olan balistik füzeler İslam Devrimiʼnin ilk günlerinden itibaren İran tarafından biriktirildi. İran, Şah döneminde bünyesinde etkili bir hava filosu bulunduruyordu ancak 1979ʼda Batı ile ilişkilerin zedelenmesinden sonra İranʼın hava kuvvetlerini güncel tutması için gereken teknolojiye erişimi zorlaştı. İngiltereʼdeki Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsüʼnün yayımladığı 2005 Raporuʼna göre Tahranʼın balistik füze programı bu zayıflıkları kapatmak için mecburiyetten başlatıldı. "Containing Missile Proliferation" kitabının yazarı Dinshaw Mistry, İranʼın füze programının birkaç evrede olgunlaştığından bahsediyor. Mistryʼye göre İran, Irak füzelerinin kendi kentlerini hedef aldığı 80ʼli yılların ortalarında, Kuzey Koreʼden kısa menzilli Scud füzelerini temin etmeye başladı. Amerika sermayeli tarafsız bir kuruluş olan Kongre Araştırma Servisiʼnde görev yapan Savunma Sistemleri Uzmanı Steven A. Hildrethʼe göre ise, İranʼın balistik füze programı 1980 yıllarının ortalarında tam olarak olgunlaşmıştı ve İran-Irak savaşı sırasında 600 balistik füze fırlatılmıştı. 1998 yılında, İran Şahab-3 adında tek kademeli, sıvı yakıt kullanan ve Kuzey Kore yapımı Nodongʼu temel alan orta menzilli füze geliştirmiş ve test etmişti. O zamandan beri İran, katı yakıtlı ve çok kademeli füze sistemlerinin de gelişmesi ile birlikte teorik olarak füzelerinin yerdeki dayanıklılığını ve uçma menzilini sistemli olarak artırararak yeni füze projelerine imza attı.

Şu anki Füze Stoğu

Savunma analistlerine göre, İran tarafından yapılan kamuoyu açıklamalarına ve birçok kez duyurulan test uçuşlarına rağmen, İranʼın füze donanımı konusunda hala birçok soru işareti bulunuyor. Nitekim, birçok Batı raporunda en fazla kullanılan füze sistemleri için farklı ve çelişkili füze isimleri göze çarpıyor, füze menzili, envanteri ve özellikleri konularında farklı tespitler yapılıyor. Örneğin, silahsızlanmayı destekleyen bir grup olarak tanınan Amerikan Bilimadamları Federasyonuʼna göre İranʼın sıvı yakıtla çalışan Şahab-3 orta menzilli füzesinin maksimum menzili yaklaşık 1500 km olurken, Konservatif Claremont Enstitüsüʼnün Missilethreat.com projesine göre, bu menzil 2500 km civarında. Teknik özelliklere ilişkin yapılan farklı tespitlere karşın, uzmanlar özellikle İranʼdaki kısa ve orta menzilli sistemler gibi trendler konusunda genellikle mutabık kalıyorlar. Kasım 2008ʼde İran, bir görüşe göre Sajjil adı verilen yeni katı yakıtlı, çok kademeli füzesini test etmişti. Globalsecurity.org kurumunda görev alan kıdemli teknik uzman Charles P. Vickʼe göre, Sajjil, sıvı yakıt kullanan Şahabʼın aksine işletim sistemi sayesinde kolayca taşınabilme ve hızlıca ateşlenme özelliğine sahip ve birkaç saat yerine birkaç dakikada hazırlanabiliyor. MIT Üniversitesiʼnde İran füze sistemleri üzerine uzmanlaşan Thodore Postol ise, Sajjilʼin geliştirilmesinin İranʼın füze programına olan katkısına parmak basarken, bir taraftan da bu füzenin İranʼdan gelebilecek potansiyel füze tehdidi konusunda beklenmedik ve büyük bir değişiklik ifade etmediğini savunuyor.

İranʼın, Şubat 2009ʼda Safir roketiyle yörüngeye Omid uydusunu başarıyla göndermesi ulaşılan başka bir dönüm noktasıdır. Bazı analistler bu hamlenin önemini küçümsese de, İsrail Balistik Füze Savunma Teşkilatıʼnın Eski Başkanı Uzi Rubin, Wall Street Journalʼda bunun çok aşamalı ayrıştırma sistemlerine hakimiyetinden çeşitli itici sistemlerin kullanılmasına kadar İran için sofistike bir hamle anlamına geldiğini yazdı.

İranʼın bünyesinde bulundurduğu düşünülen diğer füze ve kabiliyetler

Kısa menzilli Balistik Füzeler (SRBM)(menzili 1000 kmʼye kadar olan balistik füzeler): İranʼın kısa menzilli füzelerini, 1990ʼlı yıllarda Kuzey Koreʼden satın aldığı Fetih-100 ve Şahab-2(bir diğer adı Scud-C) oluşturuyor. 3. Kısa menzilli füzesi olan CSS-8ʼin ise Çinʼden temin edildiği düşünülüyor. İranʼın bütün kısa menzilli füzeleri mobil füzeatarlarla taşınabilmekte fakat Amerikan Hava Kuvvetleri bünyesindeki Milli Hava ve Uzay İstihbarat Merkeziʼne göre İranʼın elindeki kısa menzilli füzeatar sistem sayısı 100ʼden az.

Orta Menzilli Balistik füzeler (MRBM)(menzili 1000-5500 km arasında olan balistik füzeler): Sajjilʼin su yüzüne çıkmasından önce, İranʼın ilk orta menzilli füzesi Şahab-3 ve Şahab türevleri bulunuyordu. Şahab-3ʼün yaklaşık 2500 km menzili olduğu düşünülüyor. Bu da, füzenin Orta Doğuʼdaki İsrail, Türkiye ve Amerika askeri üslerini vuracak güçte olduğunu gösteriyor. Sajjilʼin test edilmesi İranʼın kabiliyetlerinin test edilmesinde (özellikle katı yakıt konusunda) önemli rol oynadı.

Kıtalar Arası Balistik füzeler (ICBM) (5500 kmden daha fazla): Uzmanlar, İranʼın uzun menzilli füzelere ilişkin niyeti konusunda farklı görüşlere sahipler. Kongre Araştırma Servisiʼnden Hildrethʼe göre genellikle Amerikan İstihbaratıʼnın tespitleri doğrultusunda İranʼın uzun menzilli füzeler konusunda tehlike oluşturması bir sonraki 10 yılın sonuna devrediliyor, bu tespit Obamaʼnın İranʼın kısa ve orta menzilli füzelerinden savunmaya odaklanılmasına yönelik kararında kendini gösteriyor. Mayıs 2009ʼda EastWest Enstitüsü tarafından hazırlanmış Ortak Rusya-Amerika değerlendirmesine göre, İran 1000 kgʼlık nükleer savaşbaşlığına ve 2000 kmʼlik menzile sahip balistik füzeyi üretmekten 6-8 sene uzakta. Bununla birlikte, Amerikan Bilimadamları Federasyonu gibi bazı teşkilatlar İranʼın 1990ʼların ortalarında uzun menzilli silahlar geliştirmeye başladığı sonucuna varsa da (Şahab-6 gibi), Hildreth ve diğerlerine göre bu programların faal olduğuna dair ciddi soru işaretleri bulunuyor. Amerika Hava Kuvvetleri bünyesindeki Ulusal Hava ve Uzay İstihbarat Merkezi tarafından global balistik füze tehditlerine dair yapılan değerlendirmeler doğrultusunda İranʼın ICBM programı ile ilgili herhangi kesin bir veri bulunmuyor ve sadece çok kademeli Safirʼin başarıyla uzaya fırlatılmasının uzun menzilli balistik füze teknolojilerini test etmek için bir araç olabileceği kaydediliyor.

Soru işareti teşkil eden kabiliyetler

Amerikan istihbarat örgütleri, 10 yıldır İranʼdan Amerikaʼya gelebilecek potansiyel füze tehdidinin gerçekleşeceğini tahmin ediyorlar. İstihbarat uzmanları, 1999 ve yine 2001ʼde 2015 yılının İranʼın uzun menzilli silahlarının olgunlaşması için dönüm noktası olacağını savundular. Bu görüş, İranʼın nükleer silahları sakladığı kanısı ile birleştiğinde, Amerikaʼnın hem kendi topraklarında hem de Avrupaʼda füze savunma mekanizmasını geliştirmesine neden oldu. Birçok uzman, İranʼın uzun menzilli füze programı konusunda adım adım gelişme kaydettiğini söylese de, İranʼın hangi sistemlere sahip olduğu, bu sistemlerin kabiliyetleri ve önemli bir dış yardım almadan bu sistemleri geliştirip geliştiremeyeceği konularında görüş birliği içinde değil. Hildreth, İranʼdaki balistik füze programları konusundaki belirsizlikler nedeniyle herhangi bir hükme varmanın zor olduğunu söylüyor. Bu belirsizliğe ilaveten, Tahranʼın süregelen kandırma politikaları süreci baltalıyor. Steven A. Hildrethʼe göre "İran füze ve uzay denemeleri ile ilgili olarak her zaman yalancı, yanıltıcı ve yanlış bilgilendiren bir politika izliyor. Geçmişte İran tarafından bunun yapıldığı aşikar."

Çarpıcı bir örnek olarak, İranʼın 2008 yılının Temmuz ayında Şahab-3ʼü test etmesinin akabininde çekilen fotoğrafları değiştirerek daha fazla füze atılmış süsü vermesi ve İran haber ajanslarının olayı bu şekilde yansıtmaları gösterilebilir. Uzmanlara göre realitesi sorgulanan bu testlerin var gibi gösterilmesi ya da menzil ve kabiliyetlere ilişkin abartılı iddialar başka örnekler arasında.

Teşkilat

ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Avrupa için planlanan füze kalkanı projesinden vazgeçerek, istihbarat yetkililerinin İranʼdan gelecek kısa ve orta menzilli balistik füze tehdidinin tahmin edilenden daha hızlı geliştiği ancak İranʼdan gelebilecek kıtalararası balistik füze tehdidinin 2006ʼda tahmin edilenden daha yavaş ilerlediği değerlendirmesini kabul etmiş oldu. Temsilciler Meclisi Silahlı Kuvvetler Strateji Altkomitesiʼnde görev alan Cumhuriyetçi Michael Turner gibi bazı kanun yapıcılar Obama yönetiminin bu değerlendirmesini sorguluyor. Fakat Clinton yönetiminde Savunma Bakan Yardımcılığı görevini yürüten ve füze uzmanı olan Philip E. Coyle, IIIʼe göre, İran kısa ve orta menzil kabiliyetleri konusunda gelişme kaydediyor olsa da bu teknoloji uzun menzilli sistemlere aktarılabilecek nitelikte değil. Daha da ötesinde, İranʼın bunu değiştirmek için çabaladığı konusunda da herhangi bir kanıt mevcut değil. Coyleʼa göre İran uzun menzilli füzeler için gereken hafif özel nitelikli malzemeleri geliştirme hazırlığında da değil.

Dışarıdan Yardım

Bazı analistler, İranʼın Rusya, Çin ve Kuzey Koreʼdeki bazı kurumlardan füze teknolojine ilişkin destek aldığı görüşünde. Birçoğu, İran yapımı Şahab-3ʼün Kuzey Kore yapımı Nodong tasarımını temel aldığını ve bu sistemi daha da geliştirdiğini düşünüyor. Yine de, İranʼın füze programı için olan desteğin resmi olarak veya yasadışı kanallardan desteklenip desteklenmediği hala açık değil. Hildreth, İranʼın kısa menzilli Sajjil füzesinin test edilmesinin birçok kişiyi şaşırttığını ve İranʼı birkaç nesil ileri götürdüğünü söylüyor. Burada "Bunu nasıl yaptılar?" sorusu ortaya çıkıyor. Bir görüşe göre İran dışarıdan, muhtemelen Rusyaʼdan yardım aldı (birçok uzman direk olarak Moskovaʼyı itham etmek istemese de.) Postol, Sajjilʼi teknik olarak değerlendirmesinde İranʼın büyük bir ihtimalle yurtdışından büyük bir teknolojik yardım aldığını savunuyor. Olası satınalma senaryolarından adlı adınca bahsetmekten kaçınırken, füze teknolojisinin durdurulması için Amerika-Rusya işbirliğinin önemine parmak basıyor.

Amerika, ikili işbirlikleri dışında, Birleşmiş Milletlerʼin çift kullanımlı gereçlere yönelik yaptırımları gibi Saddam Hüseyinʼin yürüttüğü füze teknolojisi programının gelişimini engellemekte kısmi başarı sağlamış yöntemlere de başvurabilir. Kongre, İranʼa füze teknolojisini aktararak yardım sağlayan Rus kurumlara yasak getirilmesine şimdiden izin veriyor. Buna ek olarak, EastWest Enstitüsü tarafından yapılan Mayıs 2009 Ortak Rusya-Amerika değerlendirmesine göre, iki ülke diğer ülkelerin gönüllü katılacağı "Füze Teknolojileri Kontrol Rejimi"nin güçlenmesi için birlikte hareket etmeliler. Fakat, İsrail Balistik Füze Savunma Teşkilatı Eski Başkanı Rubinʼe göre, İranʼın Şubat 2009ʼda uzaya uydu fırlatmasıyla kazandığı yeni başarı, uluslararası çabaların füze teknolojisinin İranʼa transferini etkilemede başarılı olamadığını ortaya koyuyor. İsrail Balistik Füze Savunma Teşkilatıʼnın Eski Başkanı Uzi Rubinʼe göre, "İran şu anda gücünü dünya ölçeğinde kullanmaya hazır. Eğer Obama yönetimi için alarm zilleri daha çalmıyor ise, çalmaya başlamalı."





CRF Bu içeriğin telif hakkı The Council on Foreign Relationsʼa (CFR) aittir. CFR, Global İlişkiler Forumuʼna (GIF) bu içeeriği tercüme etme ve GIF internet sitesinde yayınlama hakkını vermiştir. CFR ve GIF bağlı kurumlar değildir. CFR, GIF sitesinde yayınlanan içerikten sorumlu degildir, ifade edilen fikirler ile ilgili bir pozisyon aldığı sonucu çıkarılamaz. Aynı şekilde, GIF CFR sitesindeki içerikten sorumlu değlldir, CFR sitesinde ifade edilen fikirler ile ilgili bir pozisyon aldığı sonucu çıkarılamaz.
X