GİF olarak, İnternet Sitesi’nin sağlanması ve bilgi toplumu hizmetlerinin sunulması için zorunlu çerezler kullanmaktayız. GİF tarafından kullanılan çerezlerin türü ve kullanım amaçlarına ilişkin detaylı bilgiler için Çerez Aydınlatma Metni’ni inceleyebilirsiniz.
X

Düşündürenler

 

G-20: Rusyaʼnın Başkanlığı ve Ötesine Dair Bazı Fikirler - GIF Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sayın Memduh Karakullukçuʼnun Yaptığı Konuşma

Küresel sistem sorunları mevcut insan nüfusunun tamamını ilgilendiren bir boyuttadır. Ancak, küresel nüfus siyasi olarak egemen devletler çevresinde örgütlendiğinden,  küresel sistemi ilgilendiren problemlerin anlaşılması ve bunlara çözüm bulunması, bölünmüş alt sistemlerin menfaatleri ve öncelikleri ile uyumlu bir şekilde yapılmalıdır.  Ulusal hükümetlerin eğilimlerine ters düşecek yapılar veya politikalar dayatmak ya da normalde kabul edilebilir girişimlerin yanlış zamanlaması, büyük olasılıkla boşa çıkacaktır.

 

Küresel yönetişim yapıları evrildikçe, ulus devletler belki belli şekilde davranmak konusunda ikna edilebilir ya da mahçup duruma düşmemek için zorunda kalabilirler, ancak nadiren kendi iradelerinin dışında hareket etmeye zorlanabilirler. Kısa dönemde münferit krizler ve uzun dönemde toplumların temel tercihlerindeki değişimler, siyasi liderlerin çıkarlarını birbiriyle yakınlaştırabilir ve dolayısıyla küresel yönetişimin derinleşmesini hızlandırabilir.


G-20 kısmen yeni bir küresel yönetişim inisiyatifi olarak önemli bir adımdır ancak üye ülke politikalarının altında yatan dinamikler, beklentileri dengelemek ve gelişimini hızlandırmak için göz önünde bulundurulmalıdır.

 

G-20ʼNİN GÜNDEMİNİ, GÜVENİLİRLİĞİNİ VE ETKİNLİĞİNİ ŞEKİLLENDİRMEK


Üç genel ilke G-20ʼnin gündeminde güvenilirlik ve etkinlik sağlanmasında faydalı olabilir:

i)     Kriz-Sonrası Uzlaşma ve Politika Eylemi:

Küresel sistemin kriz dönemlerinde ulusal çıkarların doğal bir şekilde birbirine yakınlaşması, uzun ömürlü somut politikalara ve kalıcı kurumsal yetkinliğe dönüştürülebilir. Ancak, krizlerin akabinde dahi, belli belirsiz bir biçimde desteklenen ortak eylemler zorunlu tutulmamalıdır. İsteksiz bir şekilde yürürlüğe konan ulusal uygulamalar, müşterek amacın kriz sonrasında zarar görmesine ve G-20ʼnin güvenilirliğinin er ya da geç zedelenmesine neden olabilir.

ii)   Genişleyen bir Gündemi Yönetmek: 

     Genişleyen bir gündemi anında ortak bir eylem gerektirmeyen, mütevazı ancak ilgili amaçlar etrafında yapılandırmak önemlidir. İyi tanımlanmış krizlerin beklentisi, hızla genişleyen G-20 gündemine dayanak oluşturmak ve yapılandırmak için faydalı olabilir. Her ne kadar uluslar olumsuz küresel eğilimler karşısında önleyici eylemde bulunmaya hazır olmasalar dahi, temel küresel sistemlerde kriz anında hemen harekete geçirilebilecek ortak acil durum planlarına yatırım yapmaya istekli olabilirler.

iii) Küresel Ölçekteki Karşılıklı Bağımlılıklar İçin Toplumsal Bilincin Oluşturulması: 

     G-20ʼnin görünürlüğü ve profili küresel sistemdeki problemler ve tercihlere dair toplumsal bilincin tesis edilmesi için kullanılabilir. Uzun vadede, problemlere yönelik toplumsal bilincin oluşması küresel konular hakkında ulusal politika eylemlerini harekete geçirmek ve meşrulaştırmak için muhtemelen en etkili silah olacaktır.


Kısaca, yakın ve orta vadede  “krizler” etrafında oluşan siyasi çıkarların doğal bir şekilde yakınlaşmasını desteklemek ve uzun vadede de küresel tehditlere yönelik popüler bilincin geliştirilmesine odaklanmak, G-20ʼnin kalıcı yetkisini ve etkinliğini derinleştirmek için gerekli unsurlardır.


Bu geniş temalar, gelecek yıl Rusyaʼnın G-20 başkanlığı döneminde uygulamaya konabilir:


I- KRİZ-SONRASI POLİTİKA EYLEMLERİ: MALİ KRİZ VE FARKLILAŞAN MENFAATLERİ ANLAMAK


G-20ʼye yönelik ihtiyaç, küresel mali kriz sonrasında belirginleşti ve G-20, birbirine yakınlaşan menfaatleri, ortak küresel eylem doğrultusunda başarılı bir biçimde harekete geçirdi.


Finansal İstikrar Kuruluʼnun (FSB) oluşturulması, Basel II.5 ve III rejimlerinde sağlanan hızlı ilerleme küresel sistem içinde önemli bankaların (G-SIB) ulusal karar alma süreçlerini de içeren bir dizi alanda önemli gelişmeler kaydedildi.


Ancak, bu gelişmeler gölge bankacılık, küresel sistem içindeki önemli Bankaların (G-SIB) çözüm süreçlerini ilgilendiren sınır ötesi alanlar, borsa dışı (OTC) türev piyasalarında yapılan reformlarda uzlaşmanın sağlanması gibi kritik konularda da oldukça yavaş ve düzensiz bir seyir izledi.


Bu alanlarda yaşanan gecikmelerin nedenlerini tespit edip bunların üzerine gitmek önemlidir.  Bu gecikmelerin nedeni, ulusal bürokrasilerin eşgüdümünü sağlama esnasında yaşanan olağan zorluklar olabilir. Veya ulusal öncelikler arasındaki daha temel ayrışmalar da bu gecikmelere sebep olmuş olabilir. İlk gerekçe bu reformların uygulanmasında daha aktif bir G-20 başkanlığını gerektirirken, ikinci gerekçe ise, eğer orta yol bulunamıyorsa geri adım atmaya hazır olan daha ihtiyatlı bir aktivizmi gerektirmektedir. 


Aslında öncelikler arasında gerçekten de temel farklılıklar olabilir. Kriz sonrasında, çoğu batılı devlet anlaşılacağı üzere, önceki aşırılıklar nedeniyle düzenleyici bir eğilime girdi. Batılı devletler mali istikrar ve büyüme arasında yapılması gereken muhtemel bir tercihte, yeni bir denge oluşturuluncaya kadar ilkini destekleme eğilimindeler.  Ancak kriz öncesinde mali piyasalarında bu aşırılıklardan kaçınan uluslar bu kadar net bir tercih geliştirme eğiliminde değiller.  Bu eğilim, özellikle mali düzenlemenin bazı ulusların alışık olduğu yüksek ekonomik büyümenin riske girmesindeki temel faktör olarak algılandığı yerlerde etkilidir.


G-20 üye ülkeleri arasında bunun gibi çelişen öncelikleri belirlemek ve bunların üzerine gitmek Rusya başkanlığı için önemlidir.  Aksi takdirde, belirli mali düzenleyici önlemler üzerinde uzayan ve sonuçsuz kalan G-20 müzakereleri gelecekteki siyasi inisiyatiflerin güvenilirliğini yıpratacaktır. Diğer yandan, G-20 üye ülkeleri arasında isteksiz oldukları halde uzlaşmayı zorlamak ve daha sonrasında kabul edilen normların uygulamasında seçicilikle karşılaşmak, G-20ʼnin uzun dönem itibarı için daha da zarar verici olacaktır.


Bu nedenle, Rusya Başkanlığı küresel finansal kriz akabinde yeşeren mali düzenlemeye yönelik tartışmaları sonuçlandırmayı amaçlamalıdır. Uzlaşmanın olduğu alanlar hızlı bir biçimde uygulamaya geçirilmelidir. Temel fikir ayrılıklarının mevcut olduğu her siyasi alanın farkında olunmalı ve daha önceden anlaşmaya varılmış iddialı siyasi eylemlerden geri adım atma olasılığı açık yüreklilikle gözden geçirilmelidir.


Müşterek amaçlar konusunda netliğin sağlanması ve müşterek amacın hayata geçirilmesi konusunda güvenilirliğin oluşturulması, G-20nin uzun vadede geçerliliği açısından önemli unsurlardır ve dolayısıyla zedelenmemelidir.


II- GENİŞLETİLMİŞ GÜNDEM VE GENİŞLETİLMİŞ ÇIKTILAR: DÜŞÜNSEL BİR DAYANAK NOKTASI OLARAK “ACİL DURUM PLANLARI”


Her ne kadar dünya iklim değişikliğinden gıda güvenliğine kadar mali kriz dışında pek çok sorunla da karşılaşsa, bu sorunlardan hiçbiri ulusal menfaatlerin ortak bir eylemle uzlaştırılması noktasına ulaşamadı. Güncel krizler, merkeze bir ortak karşılıklı bağımlılık algısını taşısa ve eylem gerekliliğini ortaya koysa dahi, küresel sorunları dizginlemek ne yazık ki ulusal önceliklerin etkili olduğu rekabetçi ortamda ikinci derecede rol oynuyor.


Buna rağmen G-20ʼnin gündemi son birkaç yıldır mali düzenlemeler dışındaki alanları da içerir bir hal aldı. Gıda güvenliği, yeşil ekonomi, kalkınma ve yoksulluk gibi çok önemli küresel meseleleri G-20ʼnin gündemine taşımak, şüphesiz bu tip küresel kaygıları daha fazla mecraya taşımaya yönelik önemli bir adımdır ama buradan somut eylem çıkarmak zor olmuştur.


G-20ʼnin gündemini, krizler gibi odaklayıcı bir etkiye sahip olmayan fakat küresel açıdan önemli sorunları da içine alacak biçimde genişleterek, nelerin başarılabileceğine dair ortak bir anlayışa sahip olmak önem taşımaktadır. Eğer amaç finans alanında olduğu gibi toplu bir siyasi eylemi başarmaksa, muhtemelen bu niyet yerine getirilemeyecektir. Bu gündem maddelerini G-20ʼnin “ortak siyasi eylemleri” nden ziyade G-20 çıktıları altında gruplamak, beklentileri dengelemek açısından daha makul olabilir.


Örneğin, küresel sistemlerdeki muhtemel krizlere karşılık küresel eylem modellerine sahip olmanın ihtiyacı konusunda anlaşmak, adeta yerinde ve gerekli bir entelektüel alıştırmadır. Temel küresel sistemlerde ortak eylem için iyi tanımlanmış sınırları olan, bağlayıcı bir anlaşmaya varmak, bu alıştırma için faydalı bir ilk adım olabilir. Enerji, gıda güvenliği veya çevre alanlarındaki krizlerin sınırlarına ulaşıldığında, eylem modelleri konusunda anlaşmak,  gerçek anlamda olumsuz gelişmeler meydana geldiğinde G-20ʼnin eylem alanını siyasi olarak kolaylaştıracak ve hızlandıracaktır.


Temel küresel sistemlere yönelik “acil eylem planları,” G-20ʼyi sürece dâhil edecek ve onun güvenilirliği ile etkinliğini uzun dönemde kuvvetlendirecek meşru bir çıktıdır. Böyle bir planlama, G-20ʼnin küresel konumunu güçlendirmek için gerekli olan küresel hazırlık algısının oluşmasını sağlayacaktır.


Rusya Başkanlığı; G-20ʼnin genişleyen gündemini “ortak politika eylemi” nden ziyade,  uzlaşıya varılmış bir çıktı etrafında sağlamlaştırmalıdır. Bu şekilde,  gündem daha verimli hale getirilirken, üye ülkelerin hevesi teşvik edilecek, gerçekçi olmayan beklentiler sınırlandırılabilecek ve uzun vadede G-20ʼnin küresel duruşu pekiştirilecektir. G-20ʼnin çıktısını sadece “ortak politika eylemi” yle sınırlandırmak, G-20 forumunun muhtemel faydalarını kısıtlayacaktır. Küresel sistemlerdeki “Acil Eylem Planları,” G-20ʼnin güvenilirliğine zarar vermeden, onun etki alanını genişletmenin muhtemel bir yolu olabilir.


III- G-20 LİDERLİĞİ İÇİN UZUN DÖNEMLİ TALEP: KÜRESEL KARŞILIKLI BAĞIMLILIK İÇİN TOPLUMSAL BİLİNCİN OLUŞTURULMASI


Karmaşık küresel sistemlerin sorunlarını ulusal aktörler arasında uzlaşma sağlayarak çözmeye çalışmak, sınırlı başarıyla sonuçlanan zor bir süreçtir. Siyaset yakın gelecek için ulusal olarak düzenleneceğinden, iddialı ancak muhtemelen en umut verici yöntem, toplumlar arasında küresel kaygılara yönelik ortak bir bilincin şekillenmesini sağlamaktır. Küresel konulara yönelik ulusal politikalar, küresel kaygılar popülerleştiği oranda, bu kaygılarla daha yakınlaşabilecektir.


G-20 böyle bir kamu bilincinin oluşmasında aktif bir rol oynayabilir. Geniş küresel gündeme sahip, kamuoyunca iyi bilinen konuların tartışıldığı söz konusu toplantılar, hâlihazırda bu amaca hizmet etmektedir.


Ancak, ulusal vatandaş ile küresel gündem ve ayrıca ulusal politikalar ile küresel gündem arasındaki kopukluğun mercek altına alarak sorgulanması, yeni fikirlerin doğmasına neden olabilir. Basit inisiyatifler, küresel konulardaki toplumsal algıya beklenmedik olumlu bir etki yaratabilir ve dolayısıyla da G-20ʼnin liderliğine yönelik bir talep oluşturabilir.


Medyanın yaratıcı bir biçimde kullanımı, iletişim ağlarının şekillendirilmesi ve harekete geçirilmesi ve yeni ölçütlerin oluşturulması, küresel karşılıklı bağımlılık alanına yönelik bir toplumsal bilincin gelişmesini sağlayacak muhtemel yöntemlerdir.


Örneğin, dünyayı nasıl ölçtüğümüz sonraki siyasi tercihlerin oluşumunda belirleyici bir unsurdur. Bireylerin fikirleri, etraflarında kullanılan ölçütler tarafından şekillenir ve yönlendirilir. Sosyal refaha yönelik mevcut ölçütlerin çoğu doğası gereği ulusaldır. Ulusal Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla artışı, istihdam, yoksulluk, sağlık ve eğitim seviyeleri ulusal siyasi söylevi şekillendirir. 


Küresel popüler söylemin içine yerleştirmek üzere küresel refaha yönelik basit ölçütler tasarlamak ve uygulamaya koymak çok derin bir etkiye neden olabilir.  Sadece ulusal ölçütlerin küresel emsallerini desteklemek, her zaman küresel dinamikler hakkında daha derin bir bilincin oluşmasına neden olmayabilir. Küresel karşılıklı bağımlılık söylemlerini içeren ve geliştiren yeni bir ölçüt tasarımı için zihinsel bir çaba gerekli olabilir.  Yeni ölçütler, zaman içerisinde, toplumun farkındalığını, küresel tercihleri ve ulusal politikaları yeniden şekillendirebilir.


Dünyayı nasıl ölçtüğümüz ve rakamsal olarak nasıl tanımladığımız G-20 için bir ayrıntı gibi gözükebilir. Ancak, bireyler ve küresel sorunlar arasındaki uçurumu gidermeye yönelik inisiyatifler, büyük ihtimalle G-20ʼnin popüler duruşu konusunda küresel krizlerin “büyük politikalarından” daha kalıcı bir etkiye sahip olacaktır.


G-20ʼnin, vatandaşların kaygılarıyla, küresel sorunlar arasında köprü kurma niyetinin dile getirilmesi, başlı başına G-20’ye küresel kamusal bilinç alanında önemli bir meşruiyet zemini kazandırılmasını sağlayacaktır.


Kriz güdümlü meşruiyet G-20ʼnin duruşunda münferit dalgalanmaların oluşmasına neden olabilir. Ancak meşruiyetin artmasına yönelik uzun süreli bir eğilim, onun hizmetlerine yönelik ihtiyacın küresel anlamda kabul görmesini beraberinde getirecektir. 

X