Ülkelerin yaşam standartlarını mukayese etmek ya da bir ülkenin refah düzeyinin zaman içinde değişimini izlemek isteyen ekonomistler çoğunlukla gayri safi yurtiçi hasılayı (GSYH) kullanırlar. Bir ülkenin mal ve hizmet üretiminin değerini ölçmek için geliştirilmiş olan bu ölçüt, onyıllardır halkların yaşam standartlarını etkileyen politika kararlarına rehberlik etmektedir. Ancak, çevre ve varlık eşitsizliği gibi konular siyasi planda öne çıktıkça, bazı ekonomistler, GSYHʼnin hava ve su kalitesi, sağlık, eğitim ve boş zaman etkinlikleri gibi ekonomik üretime doğrudan bağlı olmayan önemli toplumsal refah faktörlerini açıklamakta yetersiz kaldığını ileri sürmektedirler. Bu görüşe göre, yalnızca bir ülkenin ürettiği mal ve hizmetleri ölçmek, bir ekonominin verimliliğini, ya da toplumun her birim sermaye ve işgücü girdisinden ne kadar kazanç elde ettiğini yansıtmamaktadır. Başka ekonomistler, politikaları belirleyenlerin elinde, yaşam standartlarındaki iyileşmeleri saptamak için daha kapsamlı bir toplumsal ölçüm aracının mevcut olmadığını belirtmekle beraber, politikaları belirleyenlerin, ekonomik ve toplumsal refahın ölçümünde tek faktör olarak GSYHʼye de güvenmemeleri gerektiğini eklemektedirler.
GSYHʼnin Tarihi
ABDʼde GSYH, ABD Ticaret Bakanlığıʼna bağlı Ekonomik Analiz Bürosu tarafından ölçülmektedir. Benzer biçimde, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu gibi uluslararası ekonomik kuruluşlar ve dünyadaki başka hükümetler de GSYHʼyi ölçmektedirler. Ekonomik faaliyetin en kapsamlı ölçütü olan GSYH, belli bir zaman diliminde üretilen tüm mal ve hizmetlerin parasal değerini temsil etmektedir. GSYH genellikle, hanehalkı, iş dünyası ve devlet harcamalarının toplanmasıyla hesaplanmakta ve bir önceki çeyrek ya da yıl ile karşılaştırmalı olarak ifade edilmektedir. Beyaz Saray ve Kongre tarafından federal bütçenin hazırlanmasında, ABD Merkez Bankası tarafından para politikasının belirlenmesinde, Wall Street tarafından ekonomik faaliyetin bir göstergesi olarak, iş dünyası tarafından ekonomik performans tahminlerinde ve üretim, yatırım ve istihdam planlamasına ilişkin kararların alınmasında kullanılması nedeniyle, en yakından takip edilen ve en kapsamlı ekonomik istatistiklerden birini oluşturmaktadır.
GSYH, Nobel Ödüllü ABDʼli ekonomist Simon Kuznets tarafından, Başkan Herbert Hoover ve Başkan Franklin D. Rooseveltʼin Büyük Bunalım ile mücadele politikaları üretmeye çalıştıkları 1930ʼlı yıllarda geliştirilmiştir. O zamana kadar, politikaları belirleyenler ülke ekonomisinin genel durumunu, borsa endeksleri, araçlarla taşınan yüklerin miktarı ve sanayi üretim endeksleri gibi daha dar kapsamlı verilere dayanarak değerlendirmekteydiler. Ancak, hükümetin ekonomide büyüyen rolü, ülkedeki ekonomik faaliyeti açıklamak için kapsamlı bir veri bütününe olan talebi artırdı.
Ekonomistlere göre GSYH oluşturulduğu günden beri, politikaları belirleyenlerin, ekonomistlerin ve iş dünyasının, çeşitli vergi ve harcama politikalarının etkisini ve para politikasının ekonomi üzerindeki etkisini analiz etme becerisini geliştirmiştir. GSYHʼnin II. Dünya Savaşıʼnı izleyen güçlü ekonomik büyüme döneminde ve ekonomik dalgalanmaların şiddetinin azalmasında oynadığı rol de takdir edilmektedir. 1854-1945 yılları arasında, ekonomik daralma dönemlerinin ortalama süresi 21 aydı ve her dört yılda bir yaşanıyordu. Ekonomik Analiz Bürosuʼna göre, savaş sonrası dönemde, daralma dönemlerinin ortalama süresi yarı yarıya azalarak 11 aya, periyodu da beş yılda bire inmiştir. II. Dünya Savaşı sonrasında tekrarlanan finansal panikler, bankalara mevduat çekmek için hücum edilmesi olayları ve ekonomik bunalımlar, kısmen, zamanında toplanan, kapsamlı ve doğruekonomik veriler sayesinde dizginlenmiştir. Dünya Bankasıʼnın ve Uluslararası Para Fonuʼnun kurulmasıyla sonuçlanan 1944ʼteki Bretton Woods Konferansıʼndan sonra, dünyadaki GSYH kullanımı yaygınlaşmıştır. Bu iki kuruluş, uluslararası para mübadeleleriyle ilgili politikaların belirlenmesine rehberlik etmek ve küresel kalkınma projelerinden hangilerinin fon sağlamaya değer olduğunu belirlemek için, ABD ve Büyük Britanyaʼnın GSYH metodolojilerini benimsemişlerdir. GSYH, bugün, ülkeler arasında ekonomik ilerlemeyi karşılaştırmak için de kullanılmaktadır. Teoride, bir ülkenin ekonomik üretimindeki artışın yurttaşlarına fayda sağladığı varsayıldığından, GSYH bir ülkenin yaşam standardının dolaysız bir göstergesi olmadığı halde, çoğunlukla bu amaçla da kullanılmaktadır.
GSYHʼnin Kusurları
Kuznets, GSYHʼnin genel ulusal refahın bir ölçütü olarak kullanılmasını onaylamamıştı, zira ona göre GSYH "büyümenin niceliği ile niteliği arasında, maliyetler ve getiriler arasında, kısa dönem ile uzun dönem arasında" ayrım yapamıyordu ve "Daha fazla büyüme hedeflerinin, neyin ne için daha fazla büyüyeceğini belirlemesi gerekiyor"du. Başka ekonomistlerin de GSYHʼnin kullanılma biçimi konusunda çekinceleri bulunmaktadır. Onlara göre, GSYHʼnin üretimin niteliğine değil de niceliğine odaklanması, çoğunlukla, aşırı üretimi teşvik eden ve toplum için öngörülmeyen olumsuz sonuçlar doğuran politikalara yol açmaktadır. Örneğin, hanehalkı borçlarını artıran finansal ürünler bir ekonominin üretim seviyelerini yükseltebilir, ama bunlar her zaman gerçek refah artışını beraberinde getirmez. Birçok ekonomist, son onyılın ilk yarısında ekonomik büyümeyi artırmak amacıyla izlenen gevşek para politikasının, ABD konut piyasasında aşırı risk alınmasına yol açtığını, bunun da sonunda mali krize neden olduğunu ileri sürmektedir.
Benzer biçimde, yükselen sağlık harcamalarından kaynaklanan ekonomik üretim artışı, bir ülkedeki sağlık sisteminin kalitesini ya da maliyet etkinliğini yansıtmayabilir. Örneğin, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütüʼnün (OECD) verilerine göre, ABD, sağlığa OECD ortalamasından iki buçuk kat daha fazla harcama yapmaktadır, ama pek çok uzman, şişen sağlık maliyetleri yüzünden, küresel rekabet gücü daha zayıf olan ABD şirketlerinin sayısının gün geçtikçe arttığını belirtmektedir. Bu kadar harcamaya karşılık, ABDʼdeki sağlık hizmetlerinin kalitesi de, kişi başına daha az sağlık harcaması yapan ülkelere kıyasla daha düşüktür. Haziran 2010ʼda New York Timesʼta yayımlanan bir makaleye göre, Çinʼde GSYH, çevre üzerindeki olumsuz etkilerine rağmen, hem yerel yetkililerin politika kararlarının değerlendirilmesinde, hem de Komünist Parti içinde terfilerin belirlenmesinde ölçüt olarak kullanılmaktadır. GSYH, yıllık ya da çeyrek bazda hesaplanan, çevre ve gıda konusunda sürdürülebilirlik gibi daha uzun vadeli etkenleri açıklamayan, artımlı bir ölçüttür. Örneğin, GSYHʼyi yükseltme hedefi, ormanların kereste elde etmek için yok edilmesini teşvik edebilir, zira GSYH bakımından bir ormanı kesmenin değeri, kesmeden bırakmanın ekosisteme sağlayacağı faydalardan daha büyüktür. Bu faydalar arasında, piyasa ekonomisinin parçası olmayan, dolayısıyla da GSYH hesaplarına girmeyen, ekolojik çeşitliliğin gelişmesi, göllerin ve nehirlerin su kalitesinin yükselmesi ve oksijen üretimi sayılabilir. BM Gıda ve Tarım Örgütüʼne göre, ormancılık küresel ticaretin yüzde 3ʼünden fazlasını oluşturmakta ve dünya genelinde 13 milyonu aşkın kişiyi istihdam etmektedir. Ancak, Fildişi Sahili ve Meksika gibi ülkelerde büyümeyi sürdürmede kereste ihracatına bağımlılık, geniş alanların ormansızlaşmasına, hayvanların ve yağmur ormanlarının yok olmasına ve su baskınları riskinin yükselmesine neden olmaktadır.
Bazı ekonomistlere göre bir başka kusur, GSYHʼnin gelir dağılımındaki eşitsizliği hesaba katmada yetersiz kalmasıdır. GSYH, kişi başına düşen ortalama üretim olarak ölçüldüğünden, tüm ekonomik üretimdeki artış ve azalmaları yansıtır, ama toplumun herhangi bir kesimindeki değişimleri göstermez. Bir ekonomide, GSYH arttığı halde yoksullar daha da yoksullaşabilirler. Haziran 2006ʼde New York Timesʼta yayımlanan bir makalenin de vurguladığı gibi, refah seviyesindeki eşitsizliğin artması bir ekonomiyi olumsuz etkileyebilir. Araştırmalar, gelir dağılımındaki eşitsizlik ile işgücü verimliliğinin azalması ve sosyal huzursuzluğun artması arasında bir bağlantı olduğunu göstermektedir.
Bazı araştırmacılar, en yüksek gelir aralıklarında yoğunlaşan eşitsiz büyümenin daha verimsiz olduğunu, zira zenginler tarafından yapılan tüketimin sosyal faydalarının, daha düşük gelir düzeylerindeki harcama artışlarından daha az sosyal fayda sağladığını savunmaktadırlar. Bu düşünce çizgisi, "mutluluk ekonomisi" olarak adlandırılan ve sayıları giderek artan araştırmalar tarafından desteklenmektedir. Bu araştırmalar Güney Kaliforniya Üniversitesiʼnden ekonomist Richard Easterlinʼin geliştirdiği, "Easterlin Paradoksu" denen bir kavrama dayanmaktadır. Easterlinʼin araştırmaları, genelde, zengin ülkelerin zenginleştikçe daha mutlu olmadıklarını saptamıştır. GSYHʼyi eleştiren bazı ekonomistlere göre, bu bulgu ekonomik büyümenin mutluluğuartırmaya fazla bir katkısının olmadığını düşündürmektedir ve ekonomik politikaların hedefleri için çok sayıda dolaylı mesaj vermektedir. Öte yandan bazı başka ekonomistler ise, daha yakın tarihli bir araştırmaya göre, GSYH ile "mutluluk" hissinin birlikte hareket etme eğiliminde olduğunu ileri sürerek, bu düşünce çizgisini çürütmektedir. Aynı araştırma, bir doyum noktası olduğu düşüncesini, bir başka deyişle, ülkenin refah seviyesindeki artışın ülkede mutluluğu sadece belli bir noktaya kadar yükselttiği inancını da çürütmektedir.
Alternatifler ve İyileştirmeler
Çoğu ekonomist ekonomik ilerlemeyi ölçme biçiminin zaman içinde geliştirilmesi gerektiği konusunda hemfikirdir. Son yıllarda, dünya genelinde, ulusal ilerlemenin ölçümü için bir dizi iyileştirme önerisi ortaya konmuştur. Bunlar arasında Sürdürülebilir Ekonomik Refah Endeksi, Gerçek İlerleme Göstergesi, Yeşil GSYHʼler ve Gerçek Refah sayılabilir. Ancak, GSYH iyileştirilmeli mi, yerine başka yaklaşımlar kullanılmalı mı, yoksa başka göstergelerle desteklenmeli mi gibi sorular, ekonomistler arasında bölünme yaratmaya devam etmektedir. GSYHʼnin iyileştirilmesini isteyenler, GSYHʼye sadece olumlu katkıda bulunan kalemlerin değil, kerestecilik ve petrol tüketimi gibi bazı harcamaların olumsuz etkisinin de doğrudan dahil edilmesini savunmakta ve bu eklemeleri yapmanın nispeten kolay olacağını belirtmektedirler. Bu ekonomistlerden pek çoğu, Ekonomik Araştırma Bürosu Direktörü Steve Landefeldʼin sözleriyle "mutluluk ve refah gibi tanımlanması ve rakamlara dökülmesi zor" kavramlar için yeni ekonomik ölçümlerin geliştirilmesi konusunda tereddüt etmektedirler. Landefeldʼe göre, daha siyasi konuların "sosyal harekete ve yasama politikasına rehberlik etmekten sorumlu olanlara bırakılması gerekir. Ekonomistlerin katkıları sadece ekonomistlerin sağlayabilecekleri şeye, yani bu gibi programların nesnel etkilerine odaklanmaya devam etmelidir."
Başka ekonomistler, bir refah ölçütü olmadığı ve bu işlevi görmesi amaçlanmadığı için, GSYHʼnin yerine başka bir ölçütün kullanılması gerektiğini savunmaktadırlar. Bu görüşün savunucuları, politikaları belirleyenlerin ve seçmenlerin hatalı bir yaklaşımla, GSYHʼye bir refah göstergesi olarak odaklandıklarını, bu yüzden de GSYHʼde salt ufak düzeltmeler yapmanın yeterli olmayacağını belirtmektedirler. Warwick Üniversitesiʼnden Andrew Oswald, Nisan 2010ʼda economist.comʼda katıldığı bir tartışmada, "Zengin ülkelerin yurttaşları daha yüksek gayri safi yurtiçi hasılanın bu noktadan sonra toplumu daha mutlu etmeyeceğini kavramakta güçlük çekiyorlar" demektedir. Kullanılacak ekonomik verilerin çoğu gene GSYHʼyle aynı olacak ve düzenli olarak parasal büyüklükleriyle yansıtılmayan kalemlerin (gönüllü çalışma ve kaynakların tükenmesi gibi) değerinin belirlenmesindeki sınırlamalar devam edecektir. Bir grup başka ekonomiste , GSYHʼden tamamen vazgeçilmemesini, ancak, GSYHʼnin politikaları belirleyenlere ekonomik kararlarının etkisinin daha eksiksiz bir fotoğrafını verecek, ilave kilit göstergelerle geliştirilmesini savunmaktadır. Harvard Üniversitesiʼnden ekonomist Joseph Stiglitz, 2009ʼda Bloombergʼe verdiği bir röportajda belirttiği gibi, çoğu hükümetin "GSYHʼyi fetişleştirmesi"nin önüne geçmek için, ilave ölçümlerin ekonomik karar alma sürecine dahil edilmesi gereği üzerinde durmaktadır. Stiglitzʼe göre, ilave ekonomik refah ölçümlerinin dahil edilmesi "önemlidir, zira bu nasıl karar verdiğinizi etkiler." Fransız çevre ekonomisti Claude Henry, suyun asitlik derecesi ve karbon salınımları gibi daha uzun vadeli çevre göstergelerinin GSYHʼye bağlanmaya özellikle uygun olduğunu, zira bunların gecikmeli etkilerinin şu anki çeyrek yıllık ya da yıllık rakamlara tam olarak yansıtılamadığını ve tek bir gösterge altında birleştirilemediğini söylemektedir.
GSYH Seçeneklerinin Benimsenme Olasılığı
BM Kalkınma Programı, 1990 yılında ekonomik büyüme ve kalkınma çabalarının ülkelerin refahını ne ölçüde yükselttiğini göstermek için İnsani Kalkınma Endeksiʼni benimsemiştir. Kasım 2007ʼde, Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu, Roma Kulübü, OECD ve Doğal Hayatı Koruma Fonu (WWF), ilerlemeyi ölçmek için en uygun göstergelerin hangileri olduğu ve bunların küresel olarak benimsenmesinin nasıl sağlanacağı konusunda bir mutabakat sağlamak üzere GSYHʼnin ötesine bakmayı amaçlayan bir konferans düzenlemişlerdir. Çinʼde bazı eyaletler, çevre konularına daha fazla odaklanmak için, hükümetin başarılarının resmi bir göstergesi olarak GSYH büyümesini kullanmaktan vazgeçmiştir. ABDʼde ise Ekonomik Analiz Bürosu, GSYHʼyi, hanehalkları, sektörler ve bölgeler arasındaki büyüme eşitsizliklerini daha iyi yansıtan alternatif ekonomik faaliyet ölçümleriyle desteklemeyi önermektedir.
|
Bu ieriğin telif hakkı The Council on Foreign Relationsʼa (CFR) aittir. CFR, Global İlişkiler Forumuʼna (GIF) bu içeeriği tercüme etme ve GIF internet sitesinde yayınlama hakkını vermiştir. CFR ve GIF bağlı kurumlar değildir. CFR, GIF sitesinde yayınlanan içerikten sorumlu degildir, ifade edilen fikirler ile ilgili bir pozisyon aldığı sonucu çıkarılamaz. Aynı şekilde, GIF CFR sitesindeki içerikten sorumlu değlldir, CFR sitesinde ifade edilen fikirler ile ilgili bir pozisyon aldığı sonucu çıkarılamaz. |